ben böyle doğdum
sık eledim sık dokudum
çok gözledim ne köprüler
altından geçtin amma
hiç kendimden ödün vermedim
ne sıcaklar gördüm temmuz ayı
toprağı çatlatan ne
ne akşamlar geçirdim ağlamaklı
yüreğimden gelen gözlerimden akan
göz yaşlarınla ne yastıklar ıslandı
baharda çayırlarda koşarken
ne zaman ne saat vakit yetmedi
ne acılar ne karanlıklar aydınlandı
bir bardaktan cı tatlı neler içtim
ir bardak buruk çay
çizdi yüreğimi ama ben ödün vermedim
ben doğdum yaşıyorum
kaç kez feleğin çemberinden
kaç kez azrailin kanadının altından
geçtim ne fırtınalı gürültülü
yıldırımlar ne şimşekler çaktı
gürültüsüyle geçti yıllar
ne destanlar ne şarkılar söyledim
ne sofralar ne masalar kurdum
ne zincirleri koparıp aydınlığa çıktım
ama kendimden ödün vermedim
bir sevda bir sevgi isterdim elimi tutan
sımsıkı elimi sımsıkı tutan bırakmayan
ayın on dördü gibi yıldızlar altında
beni anlayan bir aşk bir tutunacak
bir dal yarı yolda bırakmayan bir gül istediğim
işte anlatmak istediğim bu
gözümden aktıysa inci taneleri
şu dağların karına güvendiysen
Allah dağına göre kar verir ya
işte bir kadının her şeye yüreği yeter
bir de sevgi görse hayat bayram olur
Reyhan U.Ş